9 Nisan 2014 Çarşamba
Benzeştiklerim'e Mektuplar/Pişmanım
Bana benzeyen yazarlar genelde ayyaştır.
Oysa ben ayyaş olamayacak kadar parasızım.
Onların muhtaç ve mahkum olduğu bohem benim için 2009 model bilgisayarımın çalışırken nal sesi çıkaran reminde gizlidir.
Ben onlara baktıkça, Tanrının şakacı yönünü görürüm.
Ya Tanrı ufacık bir çocuk, ya da biz deliyiz.
İki ihtimal de birbirinden güçlü.
Üsküdar'daki bodrum katında portakal yemekten dudaklarım sararmıştı.
Sonradan öğrendim ki Bandini'nin dudakları da öyleymiş.
Tuvaletimi kullanamıyordum, sırf bu yüzden ezan saatlerini takip ederdim.
Sonradan öğrendim ki Bukowski tuvaletini rahat yapabilmek için kütüphanelere gidermiş.
Hep Benzeştiklerim'den bahsederdim ya size,
Onlar var.
Ama ölüler.
Son mektubumda onlara veda etmiştim.
Pişman oldum.
Şayet tanrı varsa onlarla buluşmamız çok canımızı yakacak.
Bandini'nin dediği gibi ''tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama nietzsche'yi okudun mu? ne kitap!''
Tanrım lütfen onları affet.
Onlara benzediğim için beni de affet.
Ama sen hiç Bunker Tepesi Düşleri'ni okudun mu, ne kitap!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Okumuşsun ya?! Çok kızdım!
YanıtlaSilPeki sana ulaşmak için ne yapmak gerek camilla?
YanıtlaSilToza mı soralım kum taneciklerine mi?