6 Nisan 2014 Pazar

Yollarda/2






Köylü suskundu.
Bir kaç adım öne çıkan çocuğun gözleri dolmuştu.
Biz şehirde yaşardık.Evimizi yıktılar.
Ailemiz parçalandı, abilerim şehirden ev aldılar.
Biz alamadık.
Biz bu kadar kötü insanlar değiliz.

''Bu hep böyle olur.
Her zaman, her yerde böyle olur.
Gecekondular yıkılır, camiiler ve kiliselere kimse dokunmaz.
Yıkılan gecekonduların halkı önce muhtaç kalır.
Artık bir eve ihtiyaçları vardır.
Muhtaç olan insan aynı zamanda isteyen insandır.'' dedim.

Kalabalığa döndüm.
Şimdi söyleyin bana, sizin evinizi kim yıktı?
''Mütahitler'' dediler.
Hayır, sizin evinizi egemenler yıktı.
''Kim bu Egemen'' dediler.

''Parası olan egemendir.Egemen güçsüze hükmedebilendir.'' dedim.
Devam etmemi istiyorlardı, söyleyemediler.
Dile getirilmeyen istekleri severim, samimi olurlar.
Devam ettim.

''Evinizi yıkarlar, camiilerinize dokunmazlar. Çünkü eviniz yıkılırsa umuda ihtiyaç duyarsınız, Tanrı size umut satar.Evsiz olduğunuz için Tanrı'dan umut satın alırsınız, bunun karşılığında ona ibadet edersiniz, sonra devlet size bir ev satar.Ölene kadar onun borcunu ödeyemezsiniz.Artık devlete borçlusunuzdur.Borçlu insan özgür değildir.Devlet böylece yeni yeni köleler elde etmiştir.Sadece soğuktan korunmak için ölene kadar çalışmak zorundasınızdır.''

İşte yirmi birinci yüzyılda kölelik böyle olur.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.