15 Kasım 2014 Cumartesi

Hırka






Sınıfta görmüştüm onu, otururken gördüğüm için boyu hakkında bir fikir edinememiştim.
Ama çok güzel oturuyordu, dünyanın en iyi oturan insanı olabilirdi.
Aralarından sadece birini tanıdığım 4 kişilik kız grubunun ortasından ona bakıyordum.
Omzumun sol üstünden gözlerimi kısarak baktım, bence son derece delici bakıyordum.
O da bana bakıyordu, sonuçta 4 kızın ortasından onu kesiyordum.
Daha önceleri de muhabbetimiz olmuştu onunla, sınav kaçta demiştim, o da 2de demişti.
Akşam facebook'tan yorm yaptı bana.
Bana çapkın dedi, okulda selamlaştığım 4 kızın arasında beni görmüştü.
Bunun ekmeğini yemeliydim, ona saçmalama dedim.
Bu saçmalama ''Evet çapkınım ama belli etmiyorum''  minvalinden bir saçmalama idi.
Bu, gerçekleri gizleyen halim çok çekiciydi bence.

Ertesi gün bana ders çalıştırmasını istedim.
Benim amacım ''ağzın yüzün ne güzel saçın falan on numara ha'' cinsinden bir konuşma yapmaktı.
Sabah tam saatinde kampüs girişine geldim, ama tam saatinde geldiğimi tabii ki söylemedim.
Çünkü bir cool asla tam saatinde gelmez, o yüzden tuvalete gidip büyük abdestimi yaptım.
Saçıma başıma baktım, sonra yanına gittim.
Selamlaştık, elini sıkmak ile öpmek arasında gidip geldim.
Bence öpmeliydim ama o elini uzattı.
Evet benden uzundu.Egom zedelendi, ama çaktırmadım.
Çünkü bir cool çaktırmaması ile ünlüdür.
Okul girişinden kütüphaneye doğru yürümeye başladık, gerçekten ders çalışacaktık.
Üstelik ikimiz de değil.Bir de arkadaşı vardı.
''Bak bu da taşak heykeli ehehehehhe'' dedim.
Evet, bunu dedim.Cool adam yıkılıyordu, bir cool ağlıyordu.
Yolda üç arkadaşımla selamlaştım
Okuldaki dördüncü senemde okul takımı vasıtası ile bir arkadaş çevresi yapmıştım.
İşte bu arkadaşlar o arkadaşlardı.
Coolluk sayım gitgide yükseliyordu, ama ve lakin kız  benden uzundu.
Ben de ondan kısaydım, oysa ben 1.78 den 179 olan 1.80 olma ümidiyle yaşayan bir adamdım.
Yani ben kısa değildim o uzundu.
Keşke ''Veleybolcu musun'' diye sormasaydım.
Veleybolcu da değildi üstelik.
Kütüphaneye gittik ders çalıştık, sınavda kopya çekecekti.
Fakat allahın bir lütfu olarak cepli hırka getirmemişti, benimse muhtar hırkam vardı.
Benim canım bordo muhtar hırkam.
Hırkamı istedi, tereddüt etmeden verdim, sınavda hırkamla oturdu.
Ben sınavı 10 dakikada bitirip dışarı çıktım.
coolluk seviyem resmen kırmızı renkteydi.
Bundan bir sonrası cip sahibi olmaktı.
Kapıya çıktım bekledim, sonra düşündüm
''Lan ya hırkayla giderse'' hırkayla giderse yarın ki sınava nasıl gelecektim?
Hırkayı almam gerekliydi,Sınıf kapısından baktım gözgöze geldik, uzun uzun bakıştık.
Aslında uzun uzun bakışmadık sadece gözgöze geldik,o görmemiş bile olabilir.
''hıfuaa'' diye gülümsedim.Kız benim hırkanın derdine düştüğümü anladı.
''Hıfuaa'' diye gülümsemiştim, bilirsiniz hani mekanda hesap kuyruğunda bekleyen ama elini
cebine sokmayan tip gibi.
Heh işte aynen o gülüştü bu.
Kız sınavdan çıktı, hırkayı verdi.
''Gerek yok canım, sende kalması için verdim, bir daha görüştüğümüzde alırım''
dedim.
Bok dedim, aç bir ayı gibi aldım hırkamı.
Benim canım muhtar hırkam.
Bir kere o yokken de hırkam vardı, o kim oluyordu allasen?
Şimdi arada bir selamlaşıyoruz.
Hırkamsa şu an üstümde, herkes gider bordo hırkam kalır.
Canım hırkam ohhh.















1 yorum:

  1. "Çiçek" diye bir yazı yazacak olsam sıradan bir çiçek fotoğrafı ile süslerdim. Yazdığım yazının adı ve konusu "Lâle" ise, herhangi bir lâle fotoğrafı koyardım. Yazdığım yazı "Sarı Lâleler" ile ilgiliyse mutlaka sarı lale fotoğrafı kullanırdım.

    "Hıfua" kelimesini "hırka mı demeye çalışmış" diye okuyunca çok komik oldu.

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.