27 Eylül 2014 Cumartesi

Bankacı Bekir/6





İşyerinde bir karı vardı aslında.
Bütün müdürler üstünden geçmemiş olsa tam evlenmelik karı.
Aslında o benimle evlenmek istedi, ben biraz da bu yüzden kaçtım.
Kaçtım da denilemez,kaçmak için kovalanmak gerek, oysa ben bir hayaletim.Bazen sokakta içimden geçtikleri oluyor.

Yok muyum ulan ben, yoksam biri söylesin, varsam varmışım gibi davranın.
Bak su içiyorum, yere dökülmüyor, demek ki yaşıyorum.Ama siz su içtiğimi görmüyorsunuz ki.
Beni sıradan biri sanmak gafletine düştünüz, oysa benim adım Bekir.
Bankacı Bekir, ultra süper sıradan adam.

Kahveye doğru yürürken canım sıkılmıyor hiç.
Bu salak herif şu güzelim yeşilliğin ortasına bu çirkin sıvasız evi neden yapmış acaba?
Anlayamayacağım.

Evet, memleketimin insanları plastik sandalyelerde oturuyor.
Bu sandalyeler ortadoğunun ta kendisidir bu arada.

Yahu bu ne biçim köy, Bağcılar'da bile daha fazla köylü vardı.
Şu sıvasız evler, bu gökkuşağı renginde giyinmiş çocuklar.
Danalaşmış insanlar, insansızlaşmış meralar falanlar filanlar.

Buzul çağından dahi sağ çıkmış anadoluyu ben bitirdim.
Köye dönme fikrim binlerce yıldır yüzlerce kavmin yaşadığı anadoluyu bitirdi.
Ah ulan Bekir!



Tam dört saat boyunca fındıktan konuştuk, sadece fındıktan.
Bir de Sait dayının mirasından.
Ne demek kızlara pay vermek?
Yahu Sait dayı kim?
Üstelik ben hiç konuşmadım.
Demek ki, hayalet her yerde hayaletmiş.
Mekan değiştirince kanatları çıkmıyormuş tavşanların.
Oysa sayı değiştirince tavşandan kelebek oluyordu.
Neyse,ben sayıları hiç sevmem zaten.

Ben buralara kendimden birilerini görürüm diye gelmiştim.
Tek odalı bir bodrum katının duvarlarında gördüğüm suretlere ''Benzeştiklerim'' demiş onlara mektuplar yazmıştım.
Hiç gitmeyecek mektuplar...
Gitmemiş mektuplar için beklenen cevaplar daima güzel olur.
Bırakın da bir şeyler güzel olsun lütfen.

Aslında bir seferinde Kırşehir'de bir kahvede Hüseyin adında bir adamla karşılaşmıştım.
Yan yana maç izlemiş, futboldan bahsetmiştik.
Ne oldu acaba ona?

Ben evime gideyim, balkonuma oturayım belediyenin bok akıttığı dereyi koklamadan izleyeyim.
Koklamak ne büyük özgürlük, ohhhh, mis gibi anadolu boku.
Bok.





1 yorum:

  1. Bankacı Bekir ile Vatandaş Hüseyin'in yolu kesişecek gibi.
    Hayırlısı...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.