17 Temmuz 2013 Çarşamba

Siz Hiç Kırmızı Babetli Hızır Gördünüz mü ?



Yazmak; yaratmanın en basit halidir.Yazan insan, Tanrıcılık oynayan insandır.İnsanın en büyük emeli ölümsüzlüktür.
İnsanoğlu, ölümsüz olan tek gerçek tanrı olduğu için ona isteyerek ya da istemeyerek aşk besler.
''Nerede o eski ramazanlar '' kalıbı var ya hani. İşte o, insanın ölümsüzlük arzusunun en temel kanıtıdır.Eskiyi özler çünkü eskinin ölmediği kesindir
Ve fakat geleceğin ölmeyeceği muallak. Hatta muallak da değil. Aslına bakarsanız geçmiş o kadar da güzel değil. İnsan hep insandı.
Ama biz zavallı insanlar, aciz adamlar geçmişi kutsuyoruz, çünkü Tanrı olabildiğimiz yegâne an ölmediğimiz andır.
Mezarlar neden var mesela? Diriler iyi hissedebilsin diye
 Diriler için.Ölmek nedir peki?
Ölmek ölmektir.Daha fazlası değil.Ölmek senin sahip olduğun seninle alakalı her duygunun ölmesi demektir.Buna  ''sığınma'' duygusu da dahil. Ya da ihtiyacı.
Sevilen insanların mezarları neden güzel? Çünkü onda kendini görüyorsun.
Kimse kendini rezil bir hayat yaşamış zeki olmayan bir adamın mezarında hayal etmez.Trafik kazasında ölen genç kızlar hep güzeldir, tadılmamış şaraplar hep lezzetlidir.Badem gözler hep en görünmeyen yerdedir.

İnsanoğlunun bu Tanrılık merakı bugün ''aşk'' dediğimiz şeyin ta kendisidir.Zira aşk merâkın erekte olmuş halidir.

Duyguların arasını açmayı ihtiyaçları birbirinden bağımsız düşünmeyi sevmem.Ama şunu da kabul etmek gerek ki duygu ve ihtiyaçlara bir tanrı seçilecek olsaydı bu ''merak''tan başkası olmazdı.

Mitolojiler merak üstüne kuruludur, kahramanlar hep meraklıdır.Bu merak öyle bir seviyeye gelir ki görmek ihtiyaçların en zarurisi oluveririr.İşte bu zarureti giderenler kahraman gideremeyenler mitoloji kaybı olurlar.

Yine de merak da monotanrı değildir.Bu sonsuz hiyerarşi de onun da bir üstü vardır.O da yarım kalmışlık.Ama onun hakkında da başka bir gün düşünebiliriz.

Ama şunu yazmadan bitiremem açıkçası;

Şuna inanın ki insana bahşedilen en asil duygu yarım kalmışlıktır.Arayış insanın en büyük tanrıyanıdır.Merak hem şeytani hem ilahidir.