24 Nisan 2013 Çarşamba

Bir Garip Hikaye


Havalar yine soğumuştu,güneş bulutların ardından utanarak bakıyordu.Yeryüzü öylesine kirliydi ki aylardır yağan yağmur, pislikten başka bir şey getirmemişti.Her yer çamur her yer gri renkti.

Terkedilmişlerin ıssızlığında bir kaç güvercinin sesi bozuyordu sessizliği, güvercinler hararetli bir tartışma içindeydi. Bir kısmı yeşil rengin hiç olmadığını,insan denen yaratığın bir uydurmasından ibaret olduğunu savunurken, diğer kısmı güvercinlerin asırlar önce yeşilliklerden edindiği besinlerle yaşamlarını sürdürdüğünü iddia ediyordu.

Güvercinlerden biri inatla bunun olamayacağını,güvercinlerin asırlardır insan pisliğiyle beslendiğini söyledi.Tartışma hararetlenmeye başlamışken gök yüzünün  çığlığı duyuldu.

Güvercinler deliklerine çekildi.

Ertesi sabah güvercinler beslenmek için bok çukurlarına doluştular, çeşit çeşit insan pisliği yediler.Bok için birbirlerine düştüler...

Derken bir tartışma daha çıktı aralarında, en yaşlıları güvercinlerin eskiden beyaz olduğundan dem vurdu. En toyları çamur renginden başka güvercin olabileceği fikrine bile dayanamadı, ihtiyar güvercini zayıf kanat darbeleriyle daha da yordu. İhtiyar kanadını kırarak kovuğuna çekildi.
Akşam olduğunda insanlara yem olmak üzere hazırlanan güvercinlerin alnına bok sürüldü,ayinlerle uğurlandılar.Kahraman ilan edildiler. Bu ikisi belki de bir milyonuncu kurbandı. Asırlardır bok içinde esaret çeken bu güvercinlerin gerçekten de bembeyaz , yeşillikler içinde yaşayan toprağın avucundan su içen ataları vardı...
Peki ama ne olmuştu onlara?

Anlatalım...

İnsanoğlunun ricalarını kıramamışlardı, insanoğlu bir istediğinde güvercinler iki vermişti. Solucan yerine insanoğlunun ürettikleriyle beslenmeleri söylendiğinde itiraz etmemişler, edenleri de umursamamışlardı. Bok yemek solucan aramaktan evla gelmişti.

İnsanoğlunun gücüne karşı koyamamışlardı,solucanlardan vazgeçtikleri gün,renklerinden de vazgeçmişlerdi.

Renkleri özgürlükleriydi...


Solucanları elinden alınan güvercinlere benziyoruz...

Solucanlarımızı verirsek renklerimiz solar, renklerimiz solarsa biz biz olmayız...

Bizler şahin değiliz,bizler aslan yahut kaplan da değiliz,bizler güverciniz...

1 yorum:

  1. 24 Nisan mı? Ben bu hikayeyi nasıl hatırlıyorum o halde? Yoksa gelecekten mi geldim? Uuu beybi...

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.