Günlerden bir gün, Atıf Bey gömlek alma kararı aldı, bir gömleğe ihtiyacı vardı.İlk önce ne kadar parası olduğunu hesaplaması gerekliydi,oturup üç defa saydı.Tamamı demir olmak üzere 30 lirası vardı,Atıf Bey sırf para üstü alabilmek için ekmek almaya bütün parayla giderdi.Hayatta en iyi başardığı şey bir şeyler biriktirmekti,hatta bir vakitler muazzam bir taş koleksiyonu yapmıştı.Tamamı birbirinin aynısı fakat farklı yerlerden toplanmış harika taşlardan bir müze yapmıştı kendisine.Cam fanusun üstüne yapıştırdığı kağıda ''Atıf Baygiden Özel Koleksiyonu'' yazmıştı.
Atıf Bey paraya da böyle bakardı, 50 kuruştan başka bozuk para kabul etmezdi.Mahalle esnafı Atıf Bey'in bu huyunu bildiği için kasalarında her zaman fazladan elli kuruşluklar bekletirlerdi.İşte bu karakterin ta kendisiydi, annesi sık sık karaktersiz derdi ona.Kabul etmek gerek ki, bir karakter sorunu vardı.Kendisine okuduğu kitaplardan karakterler seçer her ay birisini giyinirdi, daha geçen ay ellerini arkasında bağlamış, üstünde kolsuz,yün hırkayla mahalle esnafını denetleyen bir emekliyi yaşamıştı.Bu hafta Murtaza oluvermişti, apartman kurallarını ne pahasına olursa olsun uygulayacaktı.Tüm apartman ahalisine iki hafta kan kusturdu.Bu karakter de üzerine oturmamıştı,kolları biraz dökümlü duruyordu.Bu dökümlülük zengin değil avam göstermişti.Atıf Bey yer yer avam da olurdu, ama şu zaman o zaman değildi.
Evden çıktığında çıplak hissediyordu, bu hafta birisini giyememişti üstüne, ürkek adımlarla ilerliyordu -bu arada nereye ilerlediği hakkında pek fikri var da sayılmazdı- bir ara öylesine karaktersizdi ki nasıl yüründüğünü unuttu iki elini aynı anda sallamaya başladı.Bu gariplik bir iki dakika kadar devam etti,ta ki yanından geçen iki liseli genç kızın alaycı gülüşlerini hissedene kadar.Yüzüne gülmemişler onu geçtikten sonra kahkahayı patlatmışlardı.Bu düpedüz hıyarlıktı.Düzenbazlık!
Gömlek alacağını unutmuştu çoktan, çıplak olduğunu fark etti.Tüm cesaretini avucunda topladı, yumruğunu sıktı, bir ışık huzmesi belirdi.Atıf Bey böyledir, sırtında gurur çuvalıyla dolaşır avuçlarında cüret ışığıyla.Her zaman değil tabii ki.Atıf Bey su gibidir, akışkandır, bazen pipete bazen leğene sığar,bazen sığmaz.Atıf Bey'in hayatı görebileceğiniz en değişken şeydir.
Gömlek dükkanına girdiğinde kararı kesindi, kendi kararını verecek ve bugün bir karakter sahibi olacaktı, en kötü gömlek dahi olsa kendi kararı olacaktı.Atıf Bey dünyaya göre 40 kendisine göre 15 yaşındaydı.25 yaşından sonra doğduğuna inanırdı.Bu aralar bir karakter giyebilirse otuzuna varmadan herhangi bir işte çok başarılı olabilirdi.Her neyse, işte bu diye düşündü Atıf Bey, bu gömleği almalıyım.Gömlek gerçekten de görebileceğiniz en çirkin gömlekti,Atıf Bey gömleğin etrafında on defadan fazla döndü, kadın iç çamaşırı standına kadar gitmiş sevgilisine de ateşli bir jartiyer almıştı.Jartiyeri alırken bütün kadınlar ona bakmıştı, Atıf Bey'in bir sevgilisi yoktu ama bunun ne önemi vardı.Jartiyer almaktan hiç utanmamıştı,çünkü jartiyeri Atıf'ın giydiği çapkın roman karakteri alıyordu.Sıradan bir gömleği almak içinse 2 litre su kaybetmişti,afakanlar basıyordu.Çünkü gömleği Atıf Bey alacaktı.
O sırada yanına bir kadın yanaştı,tezgahtar bir kadındı bu -aksi düşünülemezdi-. Bir gömlek önerdi,Atıf Bey olanca kendinden eminliğiyle kabul etti.Reddedemezdi elbette,zira şu an giyindiği çapkın zengin karakteriydi.Kadına en tahrik edici bakışını attı ve gömleği elinden aldı,kasaya yöneldi.Parayı ödedi,gömleği aldı ve evine doğru emin adımlarla yürümeye başladı.
28 Nisan 2015 Salı
7 Nisan 2015 Salı
Deli Derviş.
Bir derviş varmış, genç desem değil, ihtiyarlıktan uzak.Kırk diyar gezmiş, kırk toprak kazmış.Her kazdığı topraktan bir avuç almış, ekmeğine katmış.Ekmeği çamurmuş, suyuyla kurutmuş.Ulu desem değil deliden hallice.
Bir kazması varmış,bir kırık küreği, gezermiş dağları ararmış bir ''şeyleri''.Deliden hallice belki, akıllıya pek uzak...
Kırık bir kazma bir kürek ile kazacakmış dünyanın altını.
İnanmış küreğine,ah kazması kırık olmasa.Tamir etmeyi bilirmiş,denememiş yıllar boyu.
Kırık bir kürek yüzünden yıkamamış dünyayı.Kazarmış kazmasına ya, bulamamış aradığını.
Bir meczup yahut derviş, dünyanın dibini bulacak, bulacak da arayıp Tanrıyı soracak.
Tanrı dediğin dibindedir yerin.Gökte olsa bulurdum.Kuş olur uçar da omzuna konardım.Ah bir de kanadım kırılmasa.Umuda uçan şahanlar, kanadı katrana bulanmış.Şahan güneşe varırmış da ah kanadı katran olmasa.
Deli derviş kazmış toprağı varmış Tanrı'nın tahtına, konuşmuş sormuş hesabını, dövüşecekmiş de Tanrı korkmasa.
Çıkıvermiş ahretten toprağa örtüvermiş üstünü Tanrının.Tanrıyı bir deli derviş öldürmüş, gömüvermiş toprağa.Tanrı büyük adammış da şu derviş olmasa.
Bir kazması varmış,bir kırık küreği, gezermiş dağları ararmış bir ''şeyleri''.Deliden hallice belki, akıllıya pek uzak...
Kırık bir kazma bir kürek ile kazacakmış dünyanın altını.
İnanmış küreğine,ah kazması kırık olmasa.Tamir etmeyi bilirmiş,denememiş yıllar boyu.
Kırık bir kürek yüzünden yıkamamış dünyayı.Kazarmış kazmasına ya, bulamamış aradığını.
Bir meczup yahut derviş, dünyanın dibini bulacak, bulacak da arayıp Tanrıyı soracak.
Tanrı dediğin dibindedir yerin.Gökte olsa bulurdum.Kuş olur uçar da omzuna konardım.Ah bir de kanadım kırılmasa.Umuda uçan şahanlar, kanadı katrana bulanmış.Şahan güneşe varırmış da ah kanadı katran olmasa.
Deli derviş kazmış toprağı varmış Tanrı'nın tahtına, konuşmuş sormuş hesabını, dövüşecekmiş de Tanrı korkmasa.
Çıkıvermiş ahretten toprağa örtüvermiş üstünü Tanrının.Tanrıyı bir deli derviş öldürmüş, gömüvermiş toprağa.Tanrı büyük adammış da şu derviş olmasa.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)