25 Nisan 2013 Perşembe

Çernobil.


O akşam yine dua ediyorum. Allah'ım diyorum bir gün daha kalsın bizimle, seni seviyorum bile diyememişken alma onu benden. Ellerine dokunuyorum, fındık dallarını hissediyorum. Patozdan çıkan kurumuş çotanak kokuyor.

Koklamadan yapamıyorum, uyuyamıyorum...Yanı başına kıvrılıyorum.Sabah oluyor uyanıyorum, bir telaş sağa sola koşturuyorum. Neyin telaşındayım, bilmiyorum.


Uyandırıyorum. Kalk baba diyorum, kımıldamıyor. Haydi ihtiyar diyorum çeviriyorum, ellerim sıcacık oluyor. Öz babamın kanı avuçlarıma sürülüyor.Ağlamak istiyorum ağlayamıyorum. Bağırmak istiyorum, sesim boğazımdan yukarı çıkmıyor.

Mahallede her çocuğun babasını döven adam nasıl kalkmaz diyorum, rüya olsun bu diyorum.

Uyan be adam güreşelim diyorum.______

Uyanıyorum feryat figan ter içinde. Yanımda annem, babam yine ekmek parası peşine farklı farklı benlerin memleketinde. Anneme sarılıyorum ağlıyorum.

Haftalardır aynı rüya, her seferinde yanımda annem…

Rüyada gördüğüm adamın kaderi annemin dayısıyla bir…

Topraktan gelen, toprağı kaderi kabul eden bu adam bundan bir kaç yıl evvelinde kolon kanseri sebebiyle gözlerimin önünde böyle can verdi.

Üstünde bıçak vardı, neden diye sordum.Cevap vermediler…

Babası gurbette çalışan bir erkek çocuğunun tek başına uyuyamamasının sebebi neydi?

O zamanlar korku sanıyordum lakin şimdi anlıyorum, sebep bu değilmiş.

Bizim oralarda her çocuk ölü görmüştür, her aileden genç yaşta toprağa giden çıkmıştır.Her kadının, her çocuğun, her kocanın içinde bir korku vardır.

Şimdi durum değişti , babam evde ben gurbetteyim her telefonu seni çok özledim diye kapatıyorum.

Bugün günlerden 26 nisan…

Yani kanser denen illetin yakamıza yapıştığı o kara gün…

Etrafına duvar örülmesi sebebiyle sadece % 20 zararını hissedip kahrolduğumuz Çernobil faciasının yıl dönümü.

Dönemin Sanayi ve Ticaret bakanı Cahit Aral'ın Brezilya'dan getirttiği çayı "bakın ben içiyorum siz de için" diyerek devletin elinde kalan kanserojen çayı halka dağıtacağı o acı günlerin başlangıcı.

7 yaşında çocukların ellerine ihracat fazlası diyerek kanserojenli fındıkların dağıtılmasının da başlangıcı.

Bu ülkede yarım kilo fındığın insan hayatıyla eşdeğer olduğunu anladığımız o kara günler…

Geçmiş zaman kullandığıma bakmayın bugün hala sakat çocuklar doğuyor Çernobil belası yüzünden.

Çernobil geçmiş olmasın, zihinlerden silinmesin.

Hayatını kaybeden çocukluk arkadaşlarımız için, annelerimiz - babalarımız için geçmiş olmasın.

Unutulmasın…

Kazım Koyuncu ve onun gibi binler için...

1 yorum:

  1. gökler karardı, ve boşaldı yağmur üstümüze günahlarımızdan arınmadık ama yağan yağmur günahlarımızın gözyaşlarıydı kazımlar ölmez

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.