Beşiktaş'ın Ortasında Bordomavi bir
bekçi.
Adı muharrem Özdemir, Erzincanlı bir ailenin üç çocuğundan biri.Yirmiiki yaşında olan Muharrem Kabataş sahilinin müdavimi.Öğlen saatlerinde sahildeki nöbetine başlayan bu gönül bekçisi akşam 9 olduğunda evine dönüyor.Her gün mü diye sorulduğunda bir gün hariç diyor.Hangi gün diyoruz, Trabzonspor'un maçı olduğu gün diyor.Soyadını bile her defasında farklı söyleyen muharrem Trabzonspor'un maç gününü unutmuyor.Üzerinde kimi zaman victory çoğu zamanda çubuklu forması ile elinde pilav tabağı ile sağa sola koşturan birini görürseniz bilin ki o Muharrem'dir.O gün orada olmasının bir sebebi vardır.
Muharrem'in ailesi Tophane Mahallesi'nde oturuyor.Babası İlyas Özdemir noterde memuriyet görevini icra ediyormuş,geçen sene vefat etmiş.Abisi ise askerden 1 ay önce dönmüş.Söylediği kadarıyla annesi temizlik işlerine giderek ailenin geçimini sağlıyor.Muharrem'e Erzincanlı olduğu halde Trabzonspor'u desteklemesinin ne kadar özel olduğunu söylüyoruz.Üstelik babası da Galatasaraylı olduğu halde.Nasıl oldu bu diyoruz.Tophane Mahallesi'nde yorgancılık yapan Trabzonlu Beşir ve Zafer kardeşlerin Muharrem'e hediye ettiği formayla başlamış. Muharrem çocukluğundan bu yana düzenli olarak geldiği Kabataş sahilinin gönüllü korumalığını üstlenmiş.Her gün saatinde gelip saatinde dönüyor.Kimi zaman gemilere kıyılara fazla yaklaşmaması için iki üçyüz metreden telkinde bulunuyor.Kimi zaman yaklaşanları taşlıyor.Sıkıldığı zamanlarda Kabataş'ın değişmezleri balıkçılarla sohbete dalıyor, çay içiyor, balık tutuyor.Tuttuğu balıkları gizlice denize geri bırakıyor.
Muharrem'in en iyi arkadaşı öğlen 12:00'ye kadar okuluna gidip 12:00den sonra balıkçılık yapan 9 yaşındaki Ahmet.Şayet gider de Muharrem'i göremezseniz Ahmet'i arasın gözleriniz, oltaya tırmanmaya çalışan misinayla boğuşan esmer bir çocuk görürseniz o Ahmet'tir.Unutmadan söyleyelim elinde mutlaka kutu kolası vardır.İşte o çocuk mutlaka Muharrem'in yerini biliyordur bilmiyorsa da bulacaktır.
Kabataş esnafıyla konuştuğumuzda Muharrem'in Kabataş'ın maskotu olduğunu da öğreniyoruz.Muharrem'e ters davranan oldu mu sorumuza hiddetleniyorlar,kimsenin ona bir şey yapamayacağını, onun ne kaar güzel yürekli bir genç olduğunu anlatıyorlar.Arada da Muharrem'in sinirlendiği görünmeyen arkadaşına gerçek gibi de davranıyorlar.
Muharrem'e en sevdiği futbolcuyu sorduğumuzda ise önce Glowacki onun deyimiyle ''Kolvaşki'' sonra da Serkan'ın adını duyuyoruz.İnatla Glowacki'nin takımda olduğunu ama sakat olduğunu savunuyor.Biz de diretmiyoruz.Ne zaman döner diye soruyor,yaşlandığını zor döneceğini söylüyoruz.Üzülüyor.Olsun diyoruz artık Bamba var,hem ondan da daha uzun.Yüzü gülüyor ''Di mi abi'' diyor.Mutlu olduğu her zaman gibi.
Muharrem'le ilk karşılaşmamızda üstümde Trabzonspor şortu vardı.Muharrem onu görmüş karşımda bekliyor üstünde forması ile,İstanbul'un ortasında Kabataş'ta iki adam birbirimize bakıyoruz.Yaklaşıyoruz ben formayı işaret ediyorum o şortu.O an anlıyorum Muharrem'in Kabataş'taki görevini.Muharrem orada dostlarını bekliyor.Muhtemelen pilav da istiyordur canı.Haftasonu boş vaktiniz varsa ve İstanbul'da iseniz, Kabataş parkına bir gidin.Muharrem ona çay ısmarlayacak futbol konuşacak arkadaşlarını abilerini bekliyor.
(Trabzonspor Dergisi'nde yayınlanmıştır.)
Adı muharrem Özdemir, Erzincanlı bir ailenin üç çocuğundan biri.Yirmiiki yaşında olan Muharrem Kabataş sahilinin müdavimi.Öğlen saatlerinde sahildeki nöbetine başlayan bu gönül bekçisi akşam 9 olduğunda evine dönüyor.Her gün mü diye sorulduğunda bir gün hariç diyor.Hangi gün diyoruz, Trabzonspor'un maçı olduğu gün diyor.Soyadını bile her defasında farklı söyleyen muharrem Trabzonspor'un maç gününü unutmuyor.Üzerinde kimi zaman victory çoğu zamanda çubuklu forması ile elinde pilav tabağı ile sağa sola koşturan birini görürseniz bilin ki o Muharrem'dir.O gün orada olmasının bir sebebi vardır.
Muharrem'in ailesi Tophane Mahallesi'nde oturuyor.Babası İlyas Özdemir noterde memuriyet görevini icra ediyormuş,geçen sene vefat etmiş.Abisi ise askerden 1 ay önce dönmüş.Söylediği kadarıyla annesi temizlik işlerine giderek ailenin geçimini sağlıyor.Muharrem'e Erzincanlı olduğu halde Trabzonspor'u desteklemesinin ne kadar özel olduğunu söylüyoruz.Üstelik babası da Galatasaraylı olduğu halde.Nasıl oldu bu diyoruz.Tophane Mahallesi'nde yorgancılık yapan Trabzonlu Beşir ve Zafer kardeşlerin Muharrem'e hediye ettiği formayla başlamış. Muharrem çocukluğundan bu yana düzenli olarak geldiği Kabataş sahilinin gönüllü korumalığını üstlenmiş.Her gün saatinde gelip saatinde dönüyor.Kimi zaman gemilere kıyılara fazla yaklaşmaması için iki üçyüz metreden telkinde bulunuyor.Kimi zaman yaklaşanları taşlıyor.Sıkıldığı zamanlarda Kabataş'ın değişmezleri balıkçılarla sohbete dalıyor, çay içiyor, balık tutuyor.Tuttuğu balıkları gizlice denize geri bırakıyor.
Muharrem'in en iyi arkadaşı öğlen 12:00'ye kadar okuluna gidip 12:00den sonra balıkçılık yapan 9 yaşındaki Ahmet.Şayet gider de Muharrem'i göremezseniz Ahmet'i arasın gözleriniz, oltaya tırmanmaya çalışan misinayla boğuşan esmer bir çocuk görürseniz o Ahmet'tir.Unutmadan söyleyelim elinde mutlaka kutu kolası vardır.İşte o çocuk mutlaka Muharrem'in yerini biliyordur bilmiyorsa da bulacaktır.
Kabataş esnafıyla konuştuğumuzda Muharrem'in Kabataş'ın maskotu olduğunu da öğreniyoruz.Muharrem'e ters davranan oldu mu sorumuza hiddetleniyorlar,kimsenin ona bir şey yapamayacağını, onun ne kaar güzel yürekli bir genç olduğunu anlatıyorlar.Arada da Muharrem'in sinirlendiği görünmeyen arkadaşına gerçek gibi de davranıyorlar.
Muharrem'e en sevdiği futbolcuyu sorduğumuzda ise önce Glowacki onun deyimiyle ''Kolvaşki'' sonra da Serkan'ın adını duyuyoruz.İnatla Glowacki'nin takımda olduğunu ama sakat olduğunu savunuyor.Biz de diretmiyoruz.Ne zaman döner diye soruyor,yaşlandığını zor döneceğini söylüyoruz.Üzülüyor.Olsun diyoruz artık Bamba var,hem ondan da daha uzun.Yüzü gülüyor ''Di mi abi'' diyor.Mutlu olduğu her zaman gibi.
Muharrem'le ilk karşılaşmamızda üstümde Trabzonspor şortu vardı.Muharrem onu görmüş karşımda bekliyor üstünde forması ile,İstanbul'un ortasında Kabataş'ta iki adam birbirimize bakıyoruz.Yaklaşıyoruz ben formayı işaret ediyorum o şortu.O an anlıyorum Muharrem'in Kabataş'taki görevini.Muharrem orada dostlarını bekliyor.Muhtemelen pilav da istiyordur canı.Haftasonu boş vaktiniz varsa ve İstanbul'da iseniz, Kabataş parkına bir gidin.Muharrem ona çay ısmarlayacak futbol konuşacak arkadaşlarını abilerini bekliyor.
(Trabzonspor Dergisi'nde yayınlanmıştır.)
benim kentimden benim takımımı tutan aklı ve bedeni meleklere emanet muharrem seni bulmak içinde olsa o berbat kente gelmek görevim olsun
YanıtlaSilTaylan oyku yorumun yüreğime dokundu
YanıtlaSil