19 Kasım 2013 Salı

Çi-Çi'nin Öyküsü/3



Kabı tunçtan sayfaları demirden dövülmüştü.
Bir yüzü göğe bir yüzü yere bakardı.
Çi-Çi aradığından yoksundu, kitabın varlığından kuşkuya düşmüştü.
Ya hayalse?
Hayal başıbozuklar içindir.

Tüm oba alt üst edildi,atların nallarından otağın direklerine kadar.
Yok.
Bu kadar yol olmayan bir kitap için mi gelindi?
Çi-Çi'nin büyük başı nasırlı avuçlarının arasında gittikçe küçülüyordu.
Bu düşünme hali kısa sürmeli.
Asker aç,taylar yorgun,oba kurumuş.
Her şey bu kadar kötüyken Çi-Çi iyi olmak zorunda.
Demir sesleri daha cılız geliyor artık.
O yağız taylar inleyen bir kuçik.

Oturduğu yerden hızla kalktı, yüzündeki o ifade de neyin nesi?
Kızgınlık mı?Hınç mı? Hırs mı?
Yumruğunu öylesine sıkmıştı ki kemiğinin sesi obanın diğer ucundan duyuluyordu.

Arbuz'a yaklaştı, sağ eliyle ensesinden kavradı.
Arbuz iki ayak üstünde duran bir ayıdan daha iriydi.
Lakin Çi-Çi'nin pençesi onu yeni doğmuş bir kancık eniğe çevirdi.
Arbuz'un korkusunun kokusunu Sabir diyarından kurtlar aldı.
Ardına düşmeleri yakındır.

''Söyle çabuk ihtiyar nerede'' dedi Çi-Çi
''Hangi ihtiyar,buradaki en ihtiyar er kocamış bir kurdun iki katı yaşındadır''
Çi-Çi tek hamlede yere yatırdığı Arbuz'un boğazına çöktü, Arbuz çırpınmıyordu.
Çırpınması lazım.
Çi-Çi'nin keçi başlı hançeri kaftanının altından sırıtıyordu.
Sol eliyle Arbuz'u boğan Çi-Çi sağ eliyle de hançerini çekti.
Ve vurdu.
Arbuz'un sağ yanağında işaret parmağı boyunda bir çizik beliriverdi.
Çi-Çi, hançerini topraktan söktü.kabzasından sıkıca kavradı.
Beline takmadı.
Çadırına ilerledi.

Düşünüyordu...Düşünmek ?
Neyi düşünüyordu?
Belki de bir hata içerisindeydi.

Kafasını kaldırınca çadırının sağ köşesindeki çürümüş kurt kafasını gördü.
Muhtemelen kurt da düşünüyordu.

''Tamam'' dedi.
Belki de bu bir işarettir.
Şayet işaretse özgürlüğümüz için direneceğiz.
Belki de bir hayaldir.
Şayet hayalse,özgürlüğümüz için savaşacağız.
Zira işaretlere acizler ihtiyaç duyar.Kahramanlar yaşar ve başarır.
Çi-Çi kavminin son umuduydu
Başarmak ölmek gibi olacak.

Derin bir nefes çekti, eşikten adımını attı,diğer adımını da arkasından.
Dışarı çıkıyordu.
Sararmış toprak selam duruyordu,kurtlar kuşlar böcekler tabur tabur olmuştu.
Erleri sıra sıra dizilmiş,tayları kuyruk dikmişti.
Derken bir ses böldü huzuru.
''Evlat'' dedi.
Bu ihtiyarın sesiydi!











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.