5 Mayıs 2014 Pazartesi

Yollarda/3









''Hayır'' dedi küçük çocuk.
Çocuk dediğin zaten küçük olur değil mi ?
Değil.

''Devlet var, kölelik olamaz.''
Çocuk tam bir yetişkin gibi konuşuyordu.

''Devlet yokken kimler vardı?'' dedim
''Çeteler haydutlar,eşkıyalar vardı.'' dedi.
-Peki çeteler, eşkıyalar ne yapar?
-Haraç alırlar, döverler, vururlar,
-Size ne zaman kötü davranmazlar?
-Haraçlarını verdiğimiz zaman
-Peki bunu neden yaparlar?
-Çünkü onlar kötü
-Yani, eşkıyalar üretiminize yardım etmeden ürettiklerinizden pay alma karşılığında size huzur vaad ediyor?
-Hayır, huzur onların mı ki bize satıyorlar!

Kalabalık onayladı, onaylamakla kalmadı sinirlendi, homurdanmalar rahatsız edici raddeye geldi.
Nereden başlayacağımı biliyordum, ve fakat nasıl?


-''Devlet size ne veriyor?'' dedim
-''Huzur'' dediler.
-Hayır, devlet sizden çaldığını size satıyor...
diyecektim ki lafımı ağzıma tıktılar.

Beş dakika önce çarıklı eşkıyaların  bellenmedik akrabasını bırakmayan insanlar, şimdi devletin en yılmaz bekçileri olmuştu.

Cesaretimi topladım.

Eşkıyalar ve devletler dünya yaratılmadan evvel aynı meclisteydiler.
''Zındık'' sesi yükseldi.
Bir ayet okudum.
Sonra da ''Şüphesiz ki biz devleti, eşkıyaya yaren olsun diye ayarattık'' diye ekledim.
Kimse itiraz etmedi.
Çünkü köy halkı, bir gecede cahil bırakılan Osmanoğlu tebaasından oluşuyordu.
Bak işte, Tanrı bir insanın daha canını kurtardı.

''Bağınız bahçeniz yok mudur?'' dedim.
''Elhamdülillah'' dediler.

Dinleyin öyleyse dedim.

Eşkıyalar, sıçana benzer, pancarınızı kemirirler.Yiyebildiklerini yerler, karınlarını doyururlar, kaçarlar.
Devlet domuza benzer, karnını doyurur, kusar, bir daha yer, kusar, yine yer.
Yiyemediğini ezer, yok eder.
Aralarında ufak farklar vardır
Domuz bunu bilinçsiz yapar, devlet planlı.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.