Bu yazıya ''Bir inanmaz neden oruç tutar?'' sorusundan hareket ederek başladım.
Bu sorudaki ''İnanmaz'', ''Az inanır'' da olabilir.
Şimdi bu soruya cevap arayacağım.
Oruç islami bir ibadet ve ritüel.
Ortadoğulu bir inanmaz, bu mefhuma ister istemez yakın büyümüştür.
Yani edinimleri dahilinde yer alır.
Şimdi şu soruyu sormak gerek ''Ahlak Nedir ?''
TDK şöyle cevaplıyor; ''Bir toplum içerisindeki kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri''
Yani ahlak bir kurallar bütünü.
Tüm kurallar ve disiplinler insanların ve toplumların edinimlerinden doğar.
Keza ahlak da öyle.
Bir ortadoğulunun edinim kaynaklarını sıraya dizecek olursak bunun ilk sırasında şüphesiz olarak ki din gelecektir.
Çünkü biz inanmamayı dahi dine dayandırarak açıklayabiliyoruz.
Yani biz ahlak dediğimiz kurallar bütününün kaynaklarını sıralarken birinci sıraya dini etmeni yazıyoruz.
Bugün ahlak anlayışımızdan dini çıkarırsak anlayışımız temelsiz kalıyor.
Tabii bunu İslam ile sınırlandırmayarak eski dinlerimizi de hesaba katarak söylüyorum.
Oruç; davranış olarak ahlakın dışında olmamakla beraber herhangi bir kötülük de barındırmıyor.
Şayet bir inanmaz isek ve kendimizi bir kitaba göre değil de edinimlerimizin bize oluşturttuğu bir ahlak anlayışına göre yaşam dahilinde tutuyorsak, oruç tutmak mantıki bir hal alıyor.
Yani orucu neden tutuyorsun sorusuna?
_Toplumun ahlaki birikimini sarsmamak ve kendi ahlaki eksenimi tanımlama ve sürdürmede önemli bir etmen olarak gördüğüm için.
cevabını rahatlıkla verebiliyoruz.
Aslında bu yazıyı şahsi ahlak eksenimde dinin yeri ve diğer etmenler diye uzatmam gerekiyor.
O yüzden bunu bir girizgah olarak buraya bırakıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.