12 Eylül 2014 Cuma

Göçerin Defteri







Geziye başlamadan evvel Anadolu' yu gezerken Anadolu namına bir şey bulamama korkusu vardı içimde.
Samsun'dan Amasya trenine bindiğim ilk anda ''Turist la bunlar'' diyen dayı karşıma çıkana kadar.
Çünkü Anadolu bizatihi buydu, benim Türkçe bilmediğimi düşündü, yanındaki ile dedikodu yapacaktı,
merhaba deyince vazgeçti.



O televizyonlarda izlediğimiz yöresel insanlar yok, ''gel yi gari'' diyen teyzeleri öldürmüşler, en küçük köylerde dahi bakkallar ekonomik
hayatın en önemli birimi haline gelmiş.
Ekmek yapamayan insanların kültürünü devam etme ihtimali olabilir mi?


Samsun Amasya arası eski trenler ile 3 saat 20 dakika sürüyor ve 7 lira.
Buna karşın Samsun'da Amasya'yı görmüş insanlar şehrin toplam nüfusunun yüzde 5'i eder etmez.

Şayet siz de Amasya'ya gitmeyenlerden iseniz, hemen bir bilet alın, hemen şimdi.

Amasya kral kaya mezarlıkları 2000 yılı aşkın tarihi, Osmanlı dönemindeki önemi nedeniyle mimari açıdan mükemmel bir şehir.
Bunun dışında Yeşilırmak'ın iki kenarına kurulmuş olması da başka bir güzellik.
Şehrin kral kaya mezarlıkları tarafı tamamen eski yapılar ve konaklarla dolu iken nehrin diğer tarafı daha modern bir görüntüde.

Amasya'ya giderken havza-kavak-merzifon hattında trenin penceresinden kafamı içeri hiç sokmadım.

Ve 23 yaşımda şunu fark ettim ki eski trenlerin dili var.
Romantizm yapmıyorum, lütfen bindiğinizde 3 saat boyunca dinleyeceğiniz ve dönem dönem temposu değişen ray sesini kaydedin, anlayacaksınız.

Amasya'dan çıkmak biraz sorun oluyor, çünkü şehir merkezinin küçüklüğüne karşın ilçeler çok fazla alana dağılmış.

Şayet otostop çekiyorsanız merkezlerden uzaklaşmanız gerekir.biz de dolayısıyla merkezden dolmuşla çıkmak zorunda kaldık.

Amasya-Çorum yolunda 10 dakikalık bir otostoptan sonra bir BMW 1.8 durdu.
Otostopta böyle bir arabaya düşmek, milyonda bir olur.

180 km'nin altına hiç düşmeden 2 saate Çorum'da olduk, arabanın sahibi bize çok cömert davrandı karnımız da doydu tabii.
Kendisi biz şehir çıkışına Sungurlu'ya kadar da bıraktı.
Sungurlu'dan sonra uyuyup uyumamak arasında karar veremiyorken orta anadolunun bağrı yanık bir delikanlısı bizi arabasına aldı.

Adamın karısını aldattığı dostu ile bütün ilişkisini telefondan dinleyerek Sungurlu-Ankara yolunu da aştık tabii.
Bu arabada da şoförün şeker ikramını kıramayıp yarım kilo çikolatalı leblebi yedik.Yemese miydik?

Ankara'da bir abimiz bizi karşıladı, yemek ısmarladı.Buraya kadar sanırım sadece 10 lira falan harcadık.

(Aklınızda bulunsun, bu tip yolculuklarda çantanızda sudan sonra cevizli sucuk ve ton balığı bulundurun, ton balığı pahalı geliyorsa 2.25e konserve nohut alın)

Ankara-Antalya biletimizi de bu abi aldıktan sonra gece 01:30 arabasıyla yola koyulduk.
Sabah 7de Samsun'dan yola çıkıp Amasya'yı baştan aşağıya tavaf edip saat 22:00 civarında da Ankara'ya ayak basmış olduk böylece.

Şimdi, ben Ankara-Antalya arasını hiç hatırlamadığım için burayı pas geçiyorum.
Yazının ikinci kısmında köy köy gördüğüm İç anadoluyu, akdeniz köylüsünü, Olimpos'u ve canım Hacıbektaş'ı yazacağım.

Okuyana ilgi duyana şimdiden teşekkürler.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.