GEZİ GÜNLÜKLERİ
Bugün 2013 senesinin sondan 6. ayının 14. günü.
Bazı asyalılara göre balık yılı.
Şu an sırt çantamın sağ kolunda ayak küçük parmağı boyutunda bir yırtık var, üstelik 22 kiloluk çantamın içinde 250 gramlık bir iğne ve iplik de bulunmuyor.
Şu halimle kabuğu çatlamış bir kaplumbağayı güldürebilirim.
Hava yaprak altında terletecek kadar sıcak,kaç derece olduğu hakkında pek bir fikrim yok.
En son elektrikli tabelayı bir hafta önce kadar gördüm.
Çanta gittikçe ağırlaşıyor, sıkıntılardan kurtulup hafifledikçe yüküm ağırlaşıyor.
Özgürlüğün bedeli tahminen 6-7 kilogram.
Şunu itiraf etmem gerekir ki bağlama artık ağır geliyor.Çantamın üzerinde yatay olarak taşıdığım sıcaktan kokmaya başlayan ikinci el bağlamam.
Yolculuğun başından beri çok şey geldi aklıma ama onu bırakmak fikri, tüm düşündüklerimden farklı.
Karşımda yeşil plastikten, 1.5 metre yüksekliğinde sağ tekeri kırık bir çöp kovası var, çöp atıldığını düşünerek mi bu kadar estetikten yoksun yapmışlar bilmiyorum.
İçine attım...
Sanat ağır gelmeye başlamıştı, terkettiği ilk şey bu yüzden o oldu.
Artık sanatı aramaya başlayabilirdim,zira aramak ve anlamlandırmak kaybetmekten başlar.
Çok ilginç 20bin senelik insan hayatının yarısını yaklaşık 2 haftada tatbik ettim.
Şu an avucumda inlemesi durmuş bir bağlama ve aks'i tekerrür eden sorular var.
Ne garip olmayan bir bağlama için gerçekten üzüldüğümü fark ettim.Üstelik çalmayı bile bilmem.
Şu an nerede olduğumu mavi zemin üzerine beyaz yazıyla çirkinleştirilmiş bir cumhuriyet tabelasından anlıyorum.
Orta anadolunun hiç bir yerindeyim.
Daha önce bu tip hiç bir yerlerde bulunmuşluğum olmamıştı.
Bu yüzden oldukça tanıdık geliyordu.
Bir ses yankılanıyor belediye hoparlörlerinden sela mı bu?
Yok sanmam.
''Bugün ayın 14ü, kira zamanı''
Benim olayım da bu işte, işbu hikayenin her şeyi gören hiç bir şeyi değiştiremeyen anlatıcısıyım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.