2 Haziran 2014 Pazartesi

Kültürel Futbol




Güzel ülke, su ve toprağın en kardeşçe hikayelerinin diyarı...

Hektor'un torunları, ani parlayan , inatçı insanlar...Akdeniz'in çocukları.Akdeniz kimliğinin önemli parçalarından biri.

Troya'da Achilles'in ve geriye kalan tüm tanrıların karşısına çıkan ölümlü adam.Adı Hektor.
Yıllarca akhalara danaolara karşı şehrini savunan bir kahraman olan Hektor, çeşitli hileler ve Tanrı Zeus'un arkasından çekilmesi sonucu Achilles tarafından öldürülmüştür.

Akabinde bugünkü İtalya sınırlarına varan Etrüsk göçü başlamıştır.

Bence bu hikayenin İtalyan insanlar üzerinde yarattığı önemli bir özellik var.Tedbirlilik.

Nasıl ki Hektor tedbirsizce arkasını düşünmeden Achilles'in üstüne koştu, öldü ve ardından şehri düştü.

O gün İtalyan insanında önce savunma anlayışı anlayışı peydah oldu.Bu anlayışı Yunanlılara da bıraktılar.Dev
surlarla bir oldular.

Bugün İtalyan futbolu dediğimizde olağanüstü yetenekli adamların bizler için çikolata şelalesinin altında uzanan huriyi resmeden bir ressam kadar estetik durmadığı aşikar.

Katı savunma anlayışı top ve adamdan en az birini uzağa gönderme mantığıyla onlarca başarı elde eden İtalyanlar, bugün Yunanlılardan daha az savunma yapmıyor oluşuna rağmen toplum nezninde daha az tepki görüyor.

Vel hasıl ı kelam diyoruz ki bugün italya bir savunma futbolu ülkesiyse bunda Hektor'un ölümünün payı yadsınamaz.

İspanya kısmına ise şöyle giriş yapabiliriz.

Vaktiyle izlediğim bir programda Avrupa Birliği'ne katılımıyla alakalı zamanında ''Avrupa'nın Yeni köylüsü'' dendiğini işitmiştim.

Avrupa birliği öncesi ekonomik manada ciddi manada darmadağın bir ülke olan İspanya on yıllık süreçte yapılan yatırımlarla refah seviyesine ulaştı .Otuz yılı aşkın Franko'nun diktatörlüğünde yaşayan İspanyollar, bundan önce iç savaşta verdiği kayıpların yanına resmi rakamlara yansıyan 3 milyon gayri resmi 5 milyon vatandaşını daha kaybetmişti.

Ayrıca Faşizmin getirdiği karnı tok tutma hadisesinden de pek bir haberdar olamamışlardı.

Parayı bulan her İspanyol nasıl ki altın ve mücevhere yöneliyorsa ,İspanyol futbol klüplerini yönetenler de futbol piyasasında altın denilen adamlara yöneliyor.

Çoğu zaman da bir avuç çamura altın parası veriyor üstelik.

Bir çoğunuz ''ama Barcelona'' antitezini üretecektir.

Öncelikle Barcelona takımının oynadığı futbolun Cruyff denilen futbol canavarının kendi döneminde Hollanda'nın oynadığı futbolu karbon kağıdıyla Barça üzerine kopya etmesiyle oluştuğunu söyleyebilirim.

Zira bugün yenilmez armada İspanyol milli takımında bu kültürle yetişmiş Barcelona oyuncularını çıkartırsak ortada pek de bir şey kalmıyor.

Yazımızın bu kısmına kadar geldiyseniz ve Türk futbolunu okumayı bekliyorsanız şayet benimle aynı durumdasınız demektir.

Ben de tüm milliyetçi duygularımı kağıda vura vura Türk futbolu şöyledir Türk futbolcusu şu mantaliteyle yetişir demek isterdim, lakin yazı dizimizin ikinci yazısında Balkan ülkeleri futbolu ve Türk futbolunu yazmamaya, bu ülkelere ayrı bir yazı hazırlamaya karar verdim.

Bir dahaki yazımız öncelikle Türk futbolunu inceleyeceğiz.

Ardından ise Sosyalist Sovyetlerin dağılmasının ardından oluşan ülkelerin futbollarının benzerlik ve farklılıklarından bahsedeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.